1924 – Yabancı Okullar Sorunu:
1924 yılında ülkedeki tüm okulların Milli Eğitim Bakanlığı sistemine bağlanması kararı alındı. Bu karara Fransa ve Patrikhane karşı çıkmaya çalıştı. Ancak bu mesele iç mesele olarak kabul edildiği için uluslararası platforma taşınmadı. Bu durum, Lozan Antlaşması'ndan sonra Türkiye'nin ilk siyasi başarılarından biridir.
1926 – Bozkurt Lotus Olayı:
Kabotaj kanunu kabul edildikten sonra, Fransa ile Ege Denizi'nde Lotus ve Bozkurt gemileri arasında yol hakkıyla ilgili bir sorun ortaya çıktı. Uluslararası platformda yapılan görüşmeler sonucunda Bozkurt'un haklı olduğu kabul edildi.
1926 – Musul Sorunu:
Lozan Antlaşması'nda çözülemeyen tek sorun Musul sorunuydu. Bu sorunun çözümü için Haliç Konferansı düzenlendi ve konu Milletler Cemiyeti'ne taşındı. Brüksel Hattı çizilerek Hatay'dan aşağısı İngiltere kontrolünde kalan Musul, Irak'a bırakıldı. Bu durum üzerine Musul'a ilerleyen Türk ordusuyla Şeyh Said isyanı çıktı. Ankara Antlaşması ile Musul, İngiltere mandasındaki Irak'a bırakıldı. Bu olay, Misak-ı Milli'den verilen son tavizlerden biriydi.
1929 – Dış Borçlar Sorunu:
Türkiye, yüz ölçümüne düşen borcu ödemeyi kabul ederek İngiltere'nin borcunu kapatmıştır. Bu durumun ardından diğer bir borçlu olan Fransa ile müzakerelere başlanmıştır. Ancak ödeme sürecinde 2. Dünya Savaşı patlak vermiştir. ABD, borçların ertelenmesi ve yeniden yapılandırılması için Moratoryum ilan etmeyi önermiştir. Sorun bu şekilde çözülerek anlaşma sağlanmış ve ilerleyen dönemlerde borçlar ödenerek kapatılmıştır. O dönemde ABD başkanı olan Hoover Moratoryum'u desteklemiştir.
1930 – Nüfus Mübadelesi (Değiş-Tokuş):
Bu olay, İzmir ve Yunanistan arasındaki nüfus değişimini konu almaktadır. Yunanistan'da bulunan Türkler İzmir'e, İzmir'de bulunan Yunanlılar ise Yunanistan'a geri dönecekti. Ancak Yunanlılar, savaş döneminde edindikleri nedenlerle İstanbul'a gitmeye çalışmış ve sorunlar çıkmıştır. Geriye kalan Yunanistan vatandaşları ise yerleşik olarak kabul edilmiştir.
1928 – Cenevre Silahsızlanma Konferansı:
Türkiye, dünya barışına katkıda bulunmak amacıyla Cenevre Silahsızlanma Konferansı'na katılmıştır.
1929 – Briand-Kellogg Paktı:
Amerika ve Fransa Dışişleri Bakanları, sorunların savaş yerine diplomasi yoluyla çözülmesini öngören bir anlaşma olan Briand-Kellogg Paktı'nı oluşturmuşlardır. Türkiye de bu paktın üyesidir.
1929 – Litvinov Protokolü:
Türkiye, Rusya ile saldırmazlık antlaşması olan Litvinov Protokolü'ne üye olmuştur.
1932 – Milletler Cemiyeti:
Dünya barışına katkı sağlamak amacıyla İspanya'nın davetiyle Türkiye, Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur.
1934 – Balkan Antantı:
Türkiye, sınırlarını güvence altına almak ve bölgesel güç birliğiyle caydırıcılık sağlamak amacıyla Balkan Antantı'na katılmıştır.
1936 – Akdeniz Paktı:
İtalya'nın saldırgan politikalarına karşı, İngiltere ve Türkiye arasında güç birliği yapılmıştır. Bu paktla birlikte Akdeniz'de barış ve istikrarın sağlanması amaçlanmıştır.
1936 – Montreux Boğazlar Sözleşmesi:
İsviçre'nin Montreux kentinde yapılan bir sözleşme ile Boğazlar Komisyonu kaldırılmış ve boğazlar tamamen Türkiye'nin kontrolüne verilmiştir. Bu sözleşme, Türkiye'nin Boğazlar üzerinde egemenlik hakkını güvence altına almıştır.
1937 – Nyon Konferansı:
İtalya'nın Akdeniz'de saldırgan politikalarına karşı gerçekleştirilen bir konferanstır. Aynı dönemde Tevfik Rüştü Aras ve İsmet İnönü, Atatürk'ün onayı olmadan Akdeniz'de yapılan deniz tatbikatlarına katılmışlardır. Bu olayların ardından İsmet İnönü istifa etmiş ve yerine Celal Bayar Başbakan olarak atanmıştır. İsmet İnönü ise Paris'e büyükelçi olarak atanmıştır.
1937 – Sadabat Paktı:
Türkiye önderliğinde İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanan saldırmazlık antlaşmasıdır. Bu antlaşma, bölgesel istikrarı ve işbirliğini güçlendirmeyi hedeflemiştir.
1939 – Sancak-Hatay'ın Anavatana Katılması:
Hatay'ın İskenderun (Sancak) bölgesi, 1921 Ankara Antlaşması ile Fransa mandası olan Suriye'ye bırakılmış ve bölgede Türkçe konuşan özel bir yönetim kurulmuştur. Ancak Fransa bölgeden çekilirse, Hatay'ın geleceği referandum ile belirleneceği belirtilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Hatay konusunu "benim şahsi meselem" olarak ifade etmiştir. Fransa'nın bölgeden çekilmesiyle durum Milletler Cemiyeti'ne taşınmıştır. Raportör Adam Sandler, bölgeyi ziyaret ederek bir rapor yazmış ve Türklerin çoğunlukta ve haklı olduğunu belirtmiştir. Buna rağmen Hatay'da bağımsız bir Cumhuriyet kurulmuştur ve Tayfur Sökmen tek Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu süreç yaklaşık 10 ay sürmüş ve 3. ayında Mustafa Kemal Atatürk vefat etmiştir.
0 Yorumlar